Kedide Tüy Dökülmesi Nasıl Önlenir?

Bilindiği üzere sağlıklı kediler tüy döker ve bu durum etrafta kedi tüylerinin bulunmasına neden olur. Kediler tüy değişimini sağlayabilmek adına bahar aylarında iki kez tüy dökmektedir. Tüy dökme durumunun sağlıklı kediler açısından normal olduğunu ifade edebiliriz.

Kedi tüy dökülmesi her ne kadar normal bir durum olarak bilinse de çeşitli durumlarda tüy dökülmelerinin ardından çeşitli sağlık sorunları bulunabilir. Kedi sahipleri, kedilerindeki tüy dökülmelerini önleyebilmek için çeşitli yöntemler kullanabilir.

Kedide Tüy Dökülmesi Nedir?

Daha önce de ifade edildiği üzere mevsim geçişlerinde kedilerin tüy değişimi adına tüylerin dökmesi gerekir. Bu durum, kedi sahiplerinin en çok ilgisini çeken meseleler kapsamında yer almakta ve tüy dökme nasıl önlenir sorusunun gündemde bulunmasına neden olmaktadır.

Kedide Tüy Dökülmesi Nasıl Önlenir?

Kedilerin tüy dökülmesinin engellenebilmesi adına genel hatlarıyla aşağıdaki gibi sıralanabilen yöntemlerin bulunduğunu söyleyebiliriz:

  • Kedinizi sık sık tarayın
  • Kedinizi düzenli aralıklarla sağlık kontrollerinden geçirin
  • Kedinizin yeterli miktarda su içmesini sağlayın

Bu yöntemlerin her biri kedi tüy dökülmesinin önlenebilmesi adına önemlidir. Kedilerin sağlıklı bir şekilde yaşantılarını sürdürebilmesi noktasında da bu yöntemlerin kullanılması gerektiğini ifade etmek gerekir.

Kedinizi Düzenli Aralıklarla Sağlık Kontrolünden Geçirin

Kedilerin çeşitli sağlık sorunlarına maruz kalması onların tüy dökmelerine neden olabilir. Bu durum kedi tüy dökülmesi kapsamında kedi sahiplerinin veteriner hekimlerinden destek almasını zorunla hale getirebilir. Kedinizi düzenli aralıklarla sağlık kontrolünden geçirerek herhangi bir sağlık sorunu olup olmadığını öğrenebilir ve bir hastalık tespit edilmesi durumunda veteriner hekimin kediyi tedavi etmesini mümkün hale getirebilirsiniz. Erken müdahale bazı hastalıklarda olumsuz durumun meydana gelmesini engelleyebildiği için kritik öneme sahiptir.

Kedinizi Düzenli Olarak Tarayın

Kedilerin tüy dökmesinin engellenmesi adına kullanılabilecek bir diğer yöntem, kedilerin düzenli olarak taranmasıdır. Bulunulan ortama daha az tüy dökülmesi noktasında kedilerinizi düzenli bir şekilde tarayabilir ve bu sayede kedinizin çok daha konforlu bir şekilde yaşantısını sürdürmesini olanaklı hale getirebilirsiniz.

Kedinizin Yeterli Miktarda Su İçmesini Sağlayın

Kedilerin tüy dökme dönemlerinde suya ihtiyacı olabilmektedir. İhtiyaç duyulan su miktarı kadar su tüketilmemesi, kedilerin çok daha fazla tüy dökmesine neden olabilir. Kedi tüy dökülmesine karşı uygulanması gereken en önemli yöntemlerden birisi olan yeterli miktarda su tüketimi, kedilerin çok daha sağlıklı bir şekilde yaşamaları adına da önemlidir.

Yukarıdaki gibi sıralanabilen yöntemlerin her biri, kedilerin daha az tüy dökmelerini sağlamaktadır. Kedi sahiplerinin bu hususları bilmesi ve kedilerinin konforlu ve huzurlu yaşayabilmeleri için ellerinden geleni yapmaları gerekir.Ync Derma Cure ile tüy dökülmesini azaltabilirsiniz. İçerdiği teknolojiler ile hızlı etkinlik sağlar ve kedinizin rahatlamasını hedefler. Kullanım kolaylığı sayesinde uygulamadan yaşanan zorlukları yok eder. Sağlıklı kan akışını sağlayarak dökülmeyi azaltır, tüy yapısını güçlendirir.

Kedilerde en çok karşılaşılan sorunlardan birisi olan “Kedide Tüy Yumağı” blog yazımıza göz atmak için tıklayınız…

Kedi Horlaması Normal Midir?

Kedi horlaması, üst solunum yollarının dokuları uyku sırasında gevşediğinde ortaya çıkan bir durumdur. Kedilerin horlaması normal olabilir fakat bazı durumlarda tıbbi bir soruna da işaret edebilmektedir. Kedi horlamasına neden olan çeşitli faktörler vardır. En yaygın sebeplerden bazılarını bu yazımızda bulabilirsiniz.

Kediler Neden Horlar?

Horlama, kedilerde köpeklere veya insanlara göre daha az yaygın olmakla birlikte, çoğu durumda normal uyku alışkanlığı olarak kabul edilmektedir.

Kediniz ırk nedeniyle horlamaya yatkın olabilir. Persian, Birmanya ve Himalaya gibi kedi ırkları genellikle horlamaya daha yatkındır. Bu kedilerin kafatası kemikleri kısadır ve yüz itilmiş gibi basık bir görünüme sahiptir. Burun bölümünün kısalması nedeniyle genellikle horlama da dahil olmak üzere solunum problemleri geliştirebilirler.

Bazı kediler fazla kilo nedeni ile de horlayabilirler. Üst solunum yollarını çevreleyen dokularda aşırı yağ birikmesi sebebiyle horlamaya daha yatkın hale gelebilirler.

Uyku pozisyonu da kedi horlaması nedenlerinden biridir. Esnek yapıları nedeniyle değişik pozisyonlarda uyuyabilir ve bazen bu pozisyonlar kedinin horlamasına neden olabilir. Eğer yattığı pozisyon nedeniyle bir horlama yaşıyorsa bu horlama sesi kısa olmalı ve kedi pozisyon değiştirdiğinde durmalıdır.

Solunum sorunları nedeniyle oluşan bakteriyel veya mantar enfeksiyonları, astımı da içeren solunum yolu hastalıkları sıklıkla horlamaya neden olabilir. Solunum yolu enfeksiyonunun diğer belirtileri, gözlerden ve burundan akıntı, hapşırma, hareket ve iştah azalmasıdır.

Bunların dışında alerjiler, polipler veya kitleler, iltihaplanma gibi nedenler de horlamaya neden olabilir. Kedilerde horlama, aniden olduğunda, arttığında ve horlamanın yanı sıra hapşırma, iştah ya da davranış değişiklikleri de beraberinde geliyorsa veteriner hekiminize başvurmalısınız.

Eğer kediniz horlarken aynı zamanda nefes nefese kalıyor, hırıltılı soluyor ve nefes almakta zorluk çekiyorsa acil olarak veteriner kliniğine götürülmelidir.

Aktif olarak oyun oynamak, kedi gelişimi için önemli bir parçadır. Yaşam kalitesine de büyük ölçüde katkıda bulunmaktadır. Eğer kedinizde obezite kaynaklı bir horlama olasılığı varsa bunları veteriner hekiminizin kontrolünde gerçekleştireceğiniz bir tedavi süreci ve hekiminizin önerdiği aralıklarda klinik ziyaretleri ile önleyebilirsiniz. Kovalayabileceği oyuncaklar almak kedinizin oynamaya daha fazla ilgi duymasını sağlayacak ve onu hareket etmeye zorlayacaktır.

Kedilerde Tüy Yumağı

Kedilerde en çok karşılaşılan sorunların başında gelen tüy yumakları hemen herkes tarafından merak edilen durumların başında gelmektedir. Kedide tüy yumağı çoğu zaman bir problem ya da sorun olarak düşünülüyor olsa da kedilerin doğası gereği tüy yumağı oluşumunun son derece olağan olduğu bilinmelidir. Özellikle uzun tüylü kedilerde daha açık bir biçimde gözlemlenen tüy yumakları, kedi tarafından belli dönemlerde dışa atılır.

Hemen herkes tarafından merak edilen bu durumun merak edilmesindeki en temel sebep kedide tüy yumağı oluşumunun kaynağıdır. Minik ve tüylü dostlarımızın bazı durumlarda ağızlarından öksürerek dışarıya doğru attıkları tüylerin, kedilerin midesinde neden bulunduğu herkes tarafından merak edilir. Son derece makul bir sebepten dolayı kedilerin midesinde tüy yumakları yer almaktadır.

Kedilerde Tüy Yumağı Neden Olur?

Kedide tüy yumağı neden olur? Merak edenler için belirtilmiş olduğu gibi kedilerin midesinde yuvarlak haline dönüşen ve tamamı tüylerden oluşan bu yumaklar tamamen doğal bir duruma işaret etmektedir. Kediler bilineceği üzere temizliklerine önem veren ve hijyen bakımından da kendi bakımlarının önemli ölçüde aksatmayan canlılardır.

Özellikle anne kedilerin yavrularını çok sık aralıklarla temizlediğinin gözlemlenmesi mümkündür. Anne olmaksızın her kedi gündelik olarak rutin bir biçimde kendisini temizler.

Kedilerin kendilerini temizleme konusunda kullandıkları biricik yöntem ise bilineceği üzere dilleridir. Dolayısıyla kedide tüy yumağı oluşumu kedilerin dilleri yardımıyla vücut temizliğini yapıyor olmalarıdır. Kedi dilinin yüzeyini pürüzlendiren küçük geriye eğimli çıkıntıların (papilla) saçı boğazından aşağı ve midesine doğru itmesiyle başlayan tüy yumağı birikmesi, tüylerin ana maddesi keratinin çözülemeyen protein madde olması nedeniyle sindirilememesidir.

Yutulan tüylerin çoğu sonunda hayvanın sindirim sisteminden geçip dışkı ile bozulmadan atılırken, bir kısmı midede kalır ve yavaş yavaş nemli bir yığın olan tüy yumağı şeklinde birikir.

Yani en genel anlamıyla temizliğini ve titizliğine son derece önem veren kediler kendilerini temizler ve temizlerken de önemli ölçüde tüy midelerinde doğru yola çıkar. Mide bölümünde biriken tüyler ise zamanla bir yumak haline dönüşür. İşte tüm bu süreç boyunca ortaya çıkan kedide tüy yumağı tamamen olağan ve doğal bir süreçtir.

Kedilerde tüy yumağı oluşumunu tamamen önlemek için hiçbir şey yapılamazsa da tüy yumağı sıklığını azaltmak için uygulayabileceğiniz yöntemler var. Kedinizi düzenli olarak taramak midesinde tüy yumağı oluşumunu azaltır.

Birçok evcil hayvan maması üreticisi artık tüy yumağını azaltan kedi mamaları yapıyor. Bu yüksek lifli mama formülleri, kedinizin tüylerinin sağlığını iyileştirmek, dökülme miktarını en aza indirmek için tasarlanıyor. Bunun yanında tüy yumağı oluşumunu azaltmaya yardımcı takviyeler de kullanabilirsiniz. Sindirim sistemini rahatlatacak bu destekler tüy yumaklarından rahat bir şekilde kurtulmasını sağlayacaktır.

 

Köpekte Kulak Enfeksiyonu

En yakın hayvan dostlarımızdan olan köpekler, kimi zaman insanlar gibi rahatsızlanabilir ve insan dostlarının yardımına ihtiyaç duyabilir. Böyle durumlarda konuşmadan rahatsızlıklarını size anlatmaya çalışırlar. Onlarda en fazla göreceğiniz sorunlardan biri de kulak enfeksiyonudur.

Köpekte kulak enfeksiyonu, bazı davranış farklılıkları ve fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Köpeğinizin sürekli başını salladığını, kulağına patisini götürdüğünü, başının bir tarafa devamlı eğik olduğunu, huysuz davrandığını, kulak çevresine dokunulduğunda aşırı tepki gösterdiğini görürseniz kulak enfeksiyonunu size davranışlarıyla anlatmaya çalışıyor olabilir. Bunların yanı sıra kulaklarında siyah-kahverengiye varan koyu bir sıvı akıntı, kötü koku, kulak çevresinde şişme ve kızarıklık, ateş, ishal gibi fiziksel belirtiler de köpekte kulak enfeksiyonuna işaret edebilir.

İltihap dış kulak yolunda ya da iç ve orta kulak yolunda oluşabilir. Dış kulak yolu daha kolay tedaviyle çözülebilir, dışarıdan kendini kızarıklıkla hemen belli eden iltihaplardır. Ancak iç ve orta kulak iltihabı daha ağrılı ve akıntılarla, kötü kokularla kendini belli eder. Burada gelişen iltihaplanmalar köpeğiniz için oldukça ağrılı olabilir.

“Otitis eksterna” olarak adlandırılan köpekte dış kulak enfeksiyonu gibi rahatsız edici bir sorun olmadan önce alabileceğiniz önlemler vardır. Bu akıntıların en önemli kaynağı bahar aylarında dışarıda geçirilen vakitlerden sonra köpeklerin kulağında kalan otlardır. Yabancı cismin kulak yoluna girmesi, hormonal değişiklikler, hava almayan kulak yolu, alerjenler, tümörler de kulak yolunda enfeksiyona neden olabilir. Bazı köpeklerin düşük kulak yapısına sahip anatomisi ise kulağın hava almasına engel olarak köpekte kulak enfeksiyonuna neden olabilir.

Tüm bu nedenleri olmadan engellemenin en iyi yolu özellikle dışarıda vakit geçiren köpeğinizin kulağını eve gelince kontrol etmeniz, gerekli olursa temizlemenizdir. Hijyenik bir bakım enfeksiyonun ilk düşmanıdır.

Nacotil Biyofilmlerin parçalanması ve yeniden oluşumunun önlenmesinde etkilitir. Oluşan enfeksiyonlarda ve otitis eksternada yardımcı rol oynar. Sağlıklı kulakta koruyucu olarak kullanılabilir.

Köpeğinizin kulağında yukarıda bahsettiğimiz belirtileri görürseniz kendiniz ilk incelemeyi yapabilirsiniz. Köpeğinizin kulağını hafifçe kaldırıp kızarıklık, akıntı, şişkinlik gibi bariz farkları görebilirsiniz. Bu belirtiler bir veteriner hekime danışmanız için yeterlidir. Köpek dostunuz ağrılı bir dönemdeyken ona en kısa sürede veteriner desteği verilmesi doğru olur. Veteriner hekiminizin yapacağı muayene sonrası enfeksiyon tedavisinde verilen ilaçları köpeğinize uygulamanız gerekir.

Veteriner Hekimlikte Ortopedi ve Travmatolojinin Önemi

Veteriner hekimlikte ortopedi ve travmatoloji, kemikler, eklemler, bağlar, kaslar ve tendonlarla ilgili problemlerle ilgilenir. Hayvanların rahat bir yaşam sürmesi için tüm bu yapıların birlikte çalışması ve sağlıklı olması gerektiğinden, dokuları etkileyen koşulların uygun şekilde yönetilmesi önemlidir.

Veterinerlikte ortopedi ve travmatoloji alanı yalnızca kedi ve köpek gibi evcil hayvanların hastalıklarını ve yaralanmalarını düzeltmeyi amaçlayan çalışmaları konu almaktadır. 

Veteriner Hekimlikte Ortopedik ve Travmatolojik Durumlar

Ortopedi ve travmatoloji, hayvanlarda ortopedik rahatsızlıkların ve yaralanmaların teşhis ve tedavisini gerçekleştiren bir servistir. Kırıklar, tendon, bağ ve eklem yaralanmalarının yanı sıra veteriner hekimlikte karşılaşılan diğer ortopedik ve travmatolojik durumlar şu şekilde sıralanabilir.

  • Osteoartrit: Osteoartrit yavru köpeklerde eklem hastalığı ve ağrı ile ortaya çıkarken, yaşlı köpeklerde altta yatan ortopedik sorunlar; dejeneratif (aşırı kullanım) ve obezite kaynaklı olabilir. Hastalık topallık gelişene kadar fark edilmeyebilir.
  • Kalça displazisi: Hem yavru köpeklerde hem de yaşlı köpeklerde görülür. Yavru köpeklerde kalçada çıkık olarak ortaya çıkabilir, yaşlı köpeklerde ise kemiklerin dejenerasyonu ile kendini gösterir. Arka bacaklarda tavşan atlamalı yürüyüş olarak belirti gösterir.
  • Pateller luksasyon: Diz kapağının gevşemesi veya çıkmasıdır. Diz kapağında oluşan bu gevşeme dizin uygun şekilde kullanımına engel olurken, dizde ağrı ve sakatlığa neden olabilir.
  • Açısal uzuv deformiteleri: Uzuvda kısalmaya veya angülasyona (anormal açı oluşumu) bağlı olarak sakatlık ve ağrıya neden olan bir durumdur.
  • Dirsek displazisi: Ön ayaklardaki topallığın en yaygın nedeni olarak bilinir. Zamanla kıkırdak kaybına ve ikincil osteoartritik kaynaklı eklem yüzeylerinde aşınmaya neden olabilir.
  • Kraniyal çapraz bağ yaralanmaları: Kedilerin ve köpeklerin dizlerinde, insanlarda ön çapraz bağa benzeyen kraniyal çapraz bağın yırtılmasıdır. Genellikle dejeneratif sürecin sonucudur. Bağ yırtıldıktan sonra etkilenen uzuvda belirgin bir şekilde topallık meydana gelir.
  • Osteokondrit dissecans: Yavru köpekleri etkileyen ve eklemin kıkırdağının yerinden çıkarak iltihaplanma ve ağrıya neden olduğu bir durumdur. Genellikle ön ayak topallığı olarak ortaya çıkar.

Veteriner hekimlikte ortopedik ve travmatolojik hastalıklara genellikle köpeklerde ve kedilerde yaygın olarak karşılaşılsa da kuşlar, yabani hayvanlar, atlar ve diğer büyükbaş hayvanlar gibi türlerde de eklem sorunlarının görülmesi muhtemeldir.

Veteriner Hekimlikte Yeni Görüntüleme Teknikleri

Geleneksel ekipmanların yanı sıra veteriner hekimlikte yeni görüntüleme teknikleri, hayvan hastalıklarında altta yatan sorunların doğru teşhisini yapmak ve hastaya uygun tedaviyi önermek için oldukça önemlidir. Ultrason, radyografi, manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayarlı tomografi ve nükleer sintigrafi (kemik taraması) gibi gelişmiş tanı ve görüntüleme araçları ile elde edilen görüntüler, problemin anatomisini daha iyi anlamayı ve gerekliyse ameliyatın planlamasına yardımcı olmak için 3 boyutlu formlarda yeniden yapılandırmayı sağlar. Böylece geleceksel ekipman kullanılarak gözden kaçan sorunların belirlenmesi mümkün olur. 

Veteriner hekimlikte gelişmiş teşhis seçenekleri kullanılması daha etkili ve güvenli tedavi koşulları sunar. Gelişmiş teşhis sistemlerinde eklemin muayenesini yaparken de başvurulan artroskopik prosedür, köpeklerde görülen omuz osteokondrit dissecans hastalığı gibi cerrahi bir müdahaleye gerek duyulan durumlarda işlevin kısa sürede yeniden kazandırılması için tedavi amacıyla da kullanılır. Tedavide minimal invazif prosedür olma özelliği taşıyan artroskopik prosedürü ile cerrahi rahatsızlığı azaltmak, hastanede kalmayı kısaltmak ve iyileştirmeyi hızlandırmak mümkün olmaktadır.   

Veteriner hekimlikte ortopedi ve travmatoloji; en gelişmiş tedavi, rehabilitasyon, son teknoloji cerrahi bakımı ve önleyici tedbir tavsiyeleri gibi çalışmalar ile hayvanların daha iyi bir yaşam sürmelerinde; günlük işlevlerini, güçlerini ve hareketliliklerini yeniden kazanmalarında önemli bir yere sahiptir.

Veteriner Hekimlikte Sinbiyotik Ürünlerin Önemi

Sinbiyotikler

Sinbiyotikler, prebiyotikler ve probiyotiklerin bir arada bulunmasını sağlayan önemli besin türlerinden birisi olarak tanımlanır. Sinbiyotik biçiminde alınınca probiyotik yapısında olan mikroorganizmalar hayatta kalma sürelerinin uzaması ve kolonlar içerisinde daha organize yerleştikleri konusunda kanıtlar söz konusudur. Örneğin; ev ortamında yapılan turşular, ev ortamında yapılan kefir, evde yapılmış zeytinyağı, yoğurt, boza, soya, fermente, tarhana, kimchi ve sauerkraut gibi besin ürünler sinbiyotik ürünlere birer örnektir.

Probiyotik gıdaların insan sağlığına müthiş etkilerinin olmasından, farklı olarak gastrointestinal sistemler ve bağışıklık sistemleri üstünde birçok olumlu etkisi ve emosyonel psikoloji üzerinde birçok katkısı söz konusu olduğundan, günümüzde birçok hastalık ve rahatsızlığın giderilmesini için tedavi araçları olarak görülmektedir. Birçok hastalığın tedavisinde bu ürünler her geçen gün git gide artıyor. Bağırsaklar üzerinde probiyotikler oldukça fazla etkiye karşı hassas bir yapıya sahiptir ve basit bir şekilde tahribata uğrayabilirler.

Bu sebepten ötürü destelenmesi gereken yapılara sahiplerdir. Doğal ve sağlıklı beslenebilmek adına prebiyotik ve probiyotiklere ihtiyaç duyulur. Tüketim alışkanlıkları içerisinde yer alan bu probiyotikli yiyeceklerden biri de yoğurttur. Bunun dışında, kefir gibi süt ürünleri ve ev yapımı turşular da doğal prebiyotik ürünlerdir. Bu ürünlerin tüketimi konusunda bilinçli yaklaşım sergilenmelidir.

Şimdi sizlere kedi ve köpekler için kullanılması gereken önemli ürünlerden biri olan Synbıocure hakkında bilgiler vereceğiz. Bu ürün sayesinde minik dostlarınızın bağışıklık sistemi daha düzgün çalışacak ve besin sindirimi konusunda rahatlayacaklar.

SynbioCure

İçerisinde bulunan ‘’enkapsüle Lactobacillus acidophilus CECT 4529 – Enterococcus faecium NCIMB 10415 suşları köpek ve kedilerde bilimsel olarak kanıtlanan etkilerinden bahsedeceğiz;

  1. Disbiyozisi etkisiz hale getirir, bağırsaklarda rahatlama sağlayıp kolonizasyon oluşumu sağlar.
  2. Sindrimin düzenlenmesine yardımcı olur ve karaciğerleri temizler.
  3. Besin maddelerinin içerisindeki vitamin ve minerallerin emilimini kolaylaştırır ve kilo konusunda düzenleyici bir etkiye sahiptir.
  4. Yangısal bağırsak rahatsızlıkları ve ishal gibi tedavisinde aktif bir düzenleyicidir.
  5. Sindirim sistemini düzenler ve gastrit ve Abdominal krampları engeller. Ayrıca Clostridium spp ve E.Coli ishallerinin oluşmasına engel olur. Bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardım eder ve patojenleri yok eder.
  6. Dopamin ve Serotonin üremesi konusunda destekleyicidir ve psikolojik problemlerin ve duygu durumlarının dizginlenmesini sağlar. Bunun dışında antioksidan etkileri mevcuttur.
  7. LDL Kolesterol etkilerini zayıflatır ve dermal bariyer etkilerini güçlendirir. Kemoterapi, antibiyotiklerin olumsuz etkilerini ortadan kaldırır.
  8. Plazma endotoksin Konsantrasyonun düşmesine yardımcı olur ve Alyuvarlara karşı dirençlidir. İçerisinde yer alan karnitin ve tualin gibi maddeler ile kalp sağlığına yardım eder.

İnülin Kaynaklarından Biri Olarak Kullanılan Sinerjik Etki Sağlayan Orafti Synergy1, Orafti GR100,  Orafti HP ve Orafti HPX;

  • Kilonun kontrol altına alınmasını sağlayıp, kolesterolün dengelenmesine yardım eder.
  • Sindirim sisteminin güçlenmesine ve bakterilerden korunmasında etkilidir ve iyi huylu bakterilerin üremesine ve yaşamasına olanak tanır.
  • Bunun dışında bu ürün Patentli bir üründür ve bağırsaklardaki Kalsiyum emilimi konusunda %20 artış sağlar.

Bütün bakteriler en kapsüle edilmiş, böylelikle sindirim sisteminden başlayıp kolona kadar herhangi bir tahribata uğramadan ilerleme sağlayıp, kolon bölgesinden açılma sağlanarak etki göstermektedir.

Kedi ve Köpekleri İçin Güçlendirilen Formül

  1. Yoğun bir biçimde Lactobacillus acidophilus CECT 4529 ve Enterococcus faecium NCIMB 10415 kaliteli ve patentli inülin içerir. Ayrıca Taurin ve karnitin içerir ve kalp sağlığına yardımcı olur.
  2. Bütün bakterilerin en kapsüle edilmesiyle birlikte, etki ortamına sahip olan kalın bağırsaklara kadar herhangi bir bozulma duruma yaşamadan ilerlemektedir.
  3. Ülkemizdeki ilk defa Enterococcus Faecim dışında köpek ve kedi metabolizmaları için oldukça önemli bir işleve sahip olan Lactobacillus Acidophilus yüksek etki spektrumu sağlanabilir.

SYNBIOCURE Yararları Nelerdir?

  1. Bağışıklığı artırır ve destekler.
  2. Böbrek ve karaciğer sağlığını korur.
  3. Sindirim sisteminin düzenlenmesine katkı sağlar.
  4. Kalp ve damar sağlığını koruma altına alır
  5. Davranışsal ve Psikolojik sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratır.

Köpekler İçin SYNBIOCURE;

İçeriğinde Lactobacillus Acidophilus CECT 4529 Enterococcus Faecium NCIMB 10415 İnülin Orafti GR100, Orafti HP, Orafti HPX ve L-Karnitin bulunur.

Kullanım biçimi; Köpeklerde günlük olarak bir şase gıda içerisine eklenip kullanılmalıdır.

Güneş ışığından uzakta, kuru ve serin bir yerde korunması gereken bir üründür. 30×2 net bir ağırlığa sahiptir. Şaseler içerisinde toplamda 60 gr ağırlığa sahiptir. Üretildikten itibaren 2 yıl içinde tüketilmesi gerekir.

Kediler İçin SYNBIOCURE;

Lactobacillus Acidophilus CECT 4529 Enterococcus Faecium NCIMB 10415 İnülin Orafti GR100, Orafti HP, Orafti HPX ve Taurin bulunmaktadır.

Kullanım biçimi; Kedilerde günlük olarak bir şase gıdanın içine eklenerek tüketilmelidir. Güneş ışığından uzakta, kuru ve serin bir yerde korunması gereken bir üründür. 30×2 net bir ağırlığa sahiptir. Şaseler içerisinde toplamda 60 gr ağırlığa sahiptir. Üretildikten itibaren 2 yıl içinde tüketilmesi gerekir.

 

 

Koruyucu Hekimliğin Önemi

Koruyucu hekimlik, bir hastalık ortaya çıkmadan evvel alınacak önlemlerin tamamıdır. Hayvanlarda infeksiyöz ya da zoonoz hastalıklar ortaya çıkmadan evvel tedbirler alınır. Özellikle çiftlik hayvanlarında koruyucu hekimlik kapsamında seri tedbirler alınır. 

Bu kapsamda alınan tedbirler antiparaziter ilaç kullanılması; viral, bakteriyel ve fungal etmenlere karşı spesifik aşı uygulanması gibi süreçleri içine alır.  Hayvanlarda vücutta ortaya çıkan enfeksiyon zamana bağlı olarak doku ve organlar üzerinde yıkılanıma etkisi yaratır. Bu durum sonrasında bağ dokular hücrelerin yerini alır.

Enfeksiyon atlatıldığında ya da tedavi edildiğinde dahi organ ve dokunun normal potansiyeline ulaşması uzun sürebilir. Bazı hayvanlarda organ ya da doku eski potansiyeline hiçbir zaman ulaşamayabilir. Buna ek olarak mevcut hastalık sebebiyle hayvan kayıpları artabilir. Tedavi giderleri yüksek olabilir ya da hayvanlarda iş gücü kaybı ortaya çıkabilir. Bu durum koruyucu hekimliğin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

 Koruyucu Hekimlik Neleri Kapsar?

Koruyucu hekimlik bir hastalık ortaya çıkmadan evvel gerekli önlemlerin alınmasıdır. Veteriner hekimlikte koruyucu hekimlik uygulamaları çok önemlidir. Özellikle bulaşma potansiyeli çok yüksek olan hastalıklar için ortaya çıkma ve yayılmaya yönelik önlemlerin önceden alınması koruyucu hekimliği temel amaçları arasında yer alır.

Koruyucu hekimlikte hayvanların sık yakalandığı hastalıkların bulaşmasına ve yayılmasına fırsat vermeden önleme amacı vardır.  Bir hastalığın yayılmasını engellemek ortaya çıktıktan sonra tedavi edilmesinden çok daha etkili bir hekimlik davranışıdır.

Bu uygulamalar sayesinde tek bir hayvanın kurtulmasıyla birlikte risk grubu içinde çok sayıda canlının sağlığı güvence altına alınır. Koruyucu hekimlik çok uygun bütçelerle etkili ve geniş kapsamlı önlemlerin alınmasını sağlar.

Koruyucu hekimlik kapsamı şu şekildedir;

  • Aşılama:Koruyucu hekimlikte en önemli araçlardan biri aşılamalardır. Dönemsel ya da genel olarak hayvanlara bulaşabilecek hastalıklara karşı spesifik aşılama çalışmaları koruyucu hekimlik uygulamaları arasındadır. Aşılama yapılması hastalığın tedavisinden daha uygun maliyetli ve zaman açısından daha avantajlı olacaktır.
  • İç ve Dış Parazit İlaçlama Çalışmaları: Hayvanlarda koruyucu hekimlik uygulamaları içinde ilaçlama çalışmaları önemli bir yer tutar. İç ve dış parazitler hayvanlarda hastalık oluşumu ve yayılmasında büyük pay sahibidir. Bu yüzden dönemsel bazı ilaçlama çalışmaları veteriner hekimler tarafından yapıldığında hastalıklar önlenebilir.
  • Beslenme Düzeni: Hayvanların hastalıklara yakalanmasında önemli bir unsur da beslenme düzeninin yetersiz olmasıdır. Yeterli şekilde beslenmeyen hayvanların bağışıklık sistemi zayıflar. Buna bağlı olarak vücut hastalıklara karşı savunmasız hale gelir. Veteriner hekimlikte koruyucu hekimlik uygulamalarında beslenme düzenine önem verilmelidir. Hayvanlara takviye gıdalar veteriner hekim kontrolünde verilebilir.
  • Yaşam Şartlarının İyileştirilmesi: Hayvanlarda yaşam şartları stres getirebilir. Bu durum bazı hastalıklara yol açabilir. Bu yüzden evde bakılan ya da toplu olarak bakılan hayvanlarda yaşam şartları düzenlenmeli ve iyileştirilmelidir.
  • Temizlik: Hayvanlarda temizlik yapılmadığında ve hijyen sağlanmadığında hastalıklar kolayca yayılabilir. Profesyonel bir yaklaşımla yürütülen temizlik çalışmaları önemli koruyucu hekimlik uygulamaları arasında yer alır.
  • Düzenli Check-Up: Koruyucu hekimlik kapsamında hayvanlar düzenli olarak veteriner hekimlere görünmelidir. Düzenli olarak yapılan check-up sayesinde mevcut hastalıklar erken dönemde belirlenebilir. Böylece tedavi daha kısa ve daha hızlı olacaktır. Ayrıca bazı hastalıkların risklerine karşı erken dönemde önlem alınabilir.

Veteriner Hekimlik ve Koruyucu Hekimlik

Bir evcil hayvan sahiplenmeye ya da hayvan bakmaya karar verildiğinde öncelikle bir veteriner hekimden destek alınmalıdır.  Hayvanların bakımı büyük bir sorumluluk istemektedir. Bu yüzden veteriner hekimler hayvanların yaşadığı bölgeye göre ortaya çıkabilecek hastalıklar, yaşam şartları ve muayene programlarına göre aşılama programları belirler. Böylece birçok hastalığa karşı koruyucu hekimlik desteği alınabilir.

Veteriner hekimler hayvanlar için beslenme tavsiyesi, diyet tavsiyesi, stres kaynaklarının belirlenmesi ve ortadan kaldırılması gibi birçok konuda hayvan sahiplerine yardımcı olur.  Böylece ilerleyen dönemde evcil hayvanlarınızda görülebilecek beslenme ya da stres kaynaklı hastalıklara koruyucu hekimlik kapsamında engel olabilirsiniz.

Evlerde bakılan hayvanlar için en önemli tehlikeler arasında viral, bakteriyel ve paraziter hastalıklar geliyor. Bu durumda hem hayvan hem de kendi sağlığınız için koruyucu hekimliğe başvurmalısınız. Burada devreye aşı uygulaması ve parazit tedavisi girer.  Ortalama 2 aylıkken hayvanlarda aşılama çalışmaları başlayabilir.

Düzenli aralıklarla yapılan aşılar, düzenli muayene ve sağlık kontrolleri veteriner hekimlikte koruyucu hekimlik uygulamalarının bir parçasıdır. Böylece küçük dostlarınızı hastalıklara karşı koruyabilirsiniz.  Küçük dostlarımızın hastalıklardan korunmasında uzman bir hekimden yardım alabilirsiniz. Ayrıca sokak hayvanları için de aşı, üreme kontrolleri gibi projelerin yürütülmesi koruyucu hekimlik kapsamında sosyal sorumluluktur.

Koruyucu Hekimlik ve Tedavi Maliyeti İlişkisi

Koruyucu hekimlik uygulamaları hayvan sahipleri için uzun vadede çok ekonomik bir yöntemdir. Çünkü bir hastalığın hayvana bulaşması ve birden fazla hayvana yayılması tedavi, bakım masraflarını en üst seviyeye çıkarır. Bu durumda tedavi maliyetleri karşılanması zorlaşabilir.

Koruyucu hekimlik uygulamalarının gerçekleştirilmediği bir ortamda hastalık tedavisi hem hayvan hem sahip hem de veteriner hekim için uzun zaman alabilir. Bu yüzden zaman maliyeti açısından da koruyucu hekimlik çok önemli bir durumdur. Veteriner hekimlikte koruyucu hekimlik uygulamaları her zaman ekonomiktir.

İdrar Yolları Enfeksiyonlarında Doğru Teşhis ve Tedavi Yöntemleri

Kedi ve köpeklerde idrar yolu enfeksiyonu hiçbir sebep olmaksızın ortaya çıkabilecek bir durumdur. İdrar yolu enfeksiyonun çeşitli sebepleri olabilir. Burada da devreye doğru teşhis girer. Kedi ve köpeklerde idrar yolu enfeksiyonunun neye bağlı olarak ortaya çıktığı belirlenmelidir. Doğru teşhis ile altta yatan durum tedavi edilebilir.

Hayvanlarınızın beslenme alışkanlıkları ve az su içmesi gibi durumlar da idrar yolu enfeksiyonlarına yol açabilir.  Bir hayvanın yediği mamayı rahatça sindirmesi adına bol su tüketmesi gerekir. Kedi ve köpekler sahipleri tarafından uygun koşullarda bakılmazsa ve rahat değilse idrar yolu enfeksiyonları başlayabilir.

İdrar yolu enfeksiyonlarını kedi ve köpeklerinize rahatsızlık verir. Bu durumda saldırganlığı artabilir ya da farklı hastalıklara yol açabilir. Bu yüzden idrar yolu enfeksiyonlarında öncelikle altta yatan neden belirlenir. Daha sonra altta yatan nedene göre bir tedavi planlanır. İdrar yolu enfeksiyonlarında doğru teşhis farklı sağlık sorunlarının yaşanmasına da engel olur. Böylece evcil hayvanınızın konforu ciddi oranda artar.

Hayvanlarda İdrar Yolu Enfeksiyonu Belirtileri Nelerdir?

Bir kedi ve köpek için idrar yolu enfeksiyonunda ilk belirti hayvanın idrar yaparken pozisyonunu değiştirmesidir.  Evcil hayvan bakan kişiler hayvanlarının davranışlarını gözlemlemelidir. Bir belirtiyle karşılaştığında hemen erken tanı için uzman bir veteriner hekime görünmek gerekir.

Hayvanlarda idrar yolu enfeksiyonu belirtileri şu şekildedir;

  •  En gözlenebilir belirtiler arasında hayvanın idrar yapmada pozisyon değişikliğidir.
  • İdrar yolu enfeksiyonlarında idrar yaparken zorlanma da görülür.
  • Hayvanınız idrar yolu enfeksiyonuna bağlı olarak duyduğu acı ile birlikte inceleyebilir ya da bağırma şeklinde sesler çıkarabilir.
  • Kediler idrarını kuma yaptığında kumu eşeler ve pozisyonunu aldıktan sonra idrarını yapmadan kumu kapatır. Bu durum kedilerde idrar yolu enfeksiyon belirtileri arasındadır.
  • Kedilerde ve idrarını evde yapan köpeklerde alışkın olduğu yer dışında idrarını yapma davranışı idrar yolu enfeksiyonuna yönelik bir belirti olabilir.

Köpekler ve kediler idrarını yapamadığı için iştahsızlık görülür. Ayrıca karın bölgesinde belirgin bir şişkinlik ortaya çıkar. Kedi ve köpeklerinizde idrar yolu enfeksiyonuna yönelik bir belirti fark ediyorsanız erken teşhis için yemek düzeni, tuvalet davranışı ve karın bölgesini düzenli olarak kontrol etmelisiniz.

Hayvanlarda İdrar Yolu Enfeksiyonu Tedavisi Nasıl Olur?

Evcil hayvanınızda idrar yolu enfeksiyonuna yönelik bir belirti fark ettiyseniz öncelikle uzman bir veteriner hekime götürmelisiniz. Hastalık tedavisinde ilk aşama enfeksiyonun altında yatan nedeni bulmaktır.

Hayvanlarda idrar yolu enfeksiyonu viral ve bakteriyel kaynaklı olabilir. Bu durumda uzman veteriner hekim devreye girer. Genel olarak idrar yolu enfeksiyonunda antibiyotik tedavisi uygulanır.  Antibiyotiklerin hayvanlara verilmesi mutlaka reçete sonucu olmalıdır.

Evcil hayvanlarınıza veteriner hekim dışında antibiyotik verirseniz farklı sorunlar ortaya çıkabilir. Veteriner hekim tarafından yazılan antibiyotik verilen kedi ya da köpekte idrar yolu enfeksiyonu çok kısa bir süre içinde geçecektir.

Hayvanlarda idrar yolu enfeksiyonu böbreklere kadar ilerlemiş olabilir. Veteriner hekim bu durumda checkup yapacaktır.  Daha sonra gerekli tedavi başlanır.  Basit idrar yolu enfeksiyonlarında tedavi sırasında hayvanın içeceği su miktarı arttırılmalıdır.  Su temizleyici özelliği sayesinde tedaviyi destekleyecektir.

YNC URINARY CURE ile üriner sistem hastalıklarında alternatif etkili bir tedavi yöntemi sağlamayı vaat eden potent bir fitoterapötiktir. 

 YNC Urinary Cure ile idrar kesesinin yenilenmesi sağlayarak var olan problemin giderilmesi amaçlanır. İçerisinde bulunan maddeler ile ağrı kesici etkisi sağlanır ve kedinizin köpeğinizin rahatlanması hedeflenir.

 

Veteriner Hekimlikte Tedavi Destekleyici Ürünlerin Kullanımının Önemi

Veteriner hekimlikte birçok hastalığın ve tedavinin yanında destekleyici ürünler kullanılır. Veteriner hekimlerin tedavi sırasında kullanacağı ilaçlarla ilgili tüm resmi düzenlemeler Veteriner Tıbbi Ürünler Hakkında Yönetmelik kapsamında uygulanmaktadır.

İnsanlar çok eski çağlardan bu yana çeşitli hastalıkların tedavisinde bitkisel yöntemler kullanmaktadır. Günümüzde ise tedavilerde bitkisel ürünler tedavi destekleyici ürün kapsamında kullanılmaktadır. Hayvanlarda yaşanan hastalıklarda da tedavi sürecinin başarılı olması adına destekleyici ürünlere başvurulur.

Bitkiler sağlık için sayısız yararı olan canlılardır. İlkel çağlardan bu yana insanlar alternatif tedavi seçenekleriyle en yaygın hastalıkları iyileştirmeyi başarmıştır. Hayvanlar doğada kendi vücutlarına olumlu etkisi olan bazı bitkileri dahi içgüdüsel olarak kullanmaktadır. Veteriner hekimler de tedavi sürecinde hayvanın durumuna göre farklı destekleyici ürünleri önermektedir.

Veteriner hekimler öncelikle hayvanı detaylı olarak muayene eder. Fiziki muayene sonrasında ileri muayene teknikleri olan röntgen,  kan, idrar,  dışkı tahlili gibi yöntemler kullanılır. Tespit edilen hastalığa göre bir tedavi planı uygulanır. Veteriner hekimlik alanında da gelişmiş tıp uygulamaları söz konusudur.

Belirli hastalıkların tedavisinde hekimler takviye edici gıdalara ya da ürünlere başvurabilir. Bu ürünleri ana tedavi unsuru olarak kullanmak yerine tedavinin başarısını arttıracak yardımcı takviyeler olarak kullanmak gerekir.

Veteriner Hekimlerde Destekleyici Ürünler Neden Kullanılmalı?

Sağlık alanında birçok uzman hastalarının tedavi sürecini daha konforlu geçirmesi, tedavi süresinin kısalması ve tedavinin başarılı olasılığının artması adına destekleyici ürünlere başvurur. Veteriner hekimlik alanında da destekleyici ürün kullanım avantajları şu şekilde sıralanabilir;

  • Hayvanlarda ağır hastalıkların tedavisinde hastalığın ve tedavi sürecinin getirdiği yaşam konforunu bozan bazı durumlar vardır. Destekleyici ürünler hayvanların hastalıkların sorunlarını en hafif şekilde atlatmasına yardımcı olur.
  • Ağır hastalıklar insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da hem ruhsal hem de fiziksel olarak olumsuz etkiler ortaya çıkarır. Tedavi sürecinde fiziksel ve ruhsat etkileri en aza indirmek adına destekleyici ürünler kullanılır. Destekleyici ürünler hastalığın başından iyileşme tamamlanana kadar bir süreç içinde kullanılır.
  • Hayvanlarda görülen hastalıkların geleneksel tıbbi yöntemlerle tedavisine ek olarak destekleyici ürünler kullanılması hastalığın ortaya çıkardığı yan etkileri en aza indirecektir.
  • Hayvanların tedavi sürecinde bağışıklığını güçlendirmek, besin ihtiyaçlarını karşılamak ve düşük değerlerinin yükselmesini sağlamak adına tedavi destekleyici ürünler kullanılır.
  • Hayvanlarda vitamin eksikliğini ortadan kaldırır.
  • Doğru ürünün kullanılması tedavi sırasında hayvanın vücut direncini güçlendirecek ve vücudun hastalığa karşı daha etkili bir şekilde savaşmasını sağlayacaktır.

Veteriner Hekimlikte Tedavi Destekleyici Ürünler Nasıl Seçilir?

Veteriner hekimlerin tedavi sırasında kullanabileceği çok sayıda tedavi destekleyici ürün bulunmaktadır.  Tedavi destekleyici ürünleri seçerken belirli noktalara dikkat edilmesi gerekir;

  • Hayvanın Cinsi: Veteriner hekimlik alanında kullanılan ürünler her hayvan için uygun değildir. Bu yüzden tedaviyi destekleyici bir ürün seçerken hayvanın özelliklerini ve türünü dikkate alarak bir seçim yapılması gerekir.
  • Hastalık Türü: Her hastalıkta aynı destekleyici ürünleri kullanmak yanlış olur. Bu yüzden de veteriner hekimler hastalıkların tedavisinde kullandıkları destekleyici ürünleri hastalığın türüne göre seçmelidir. Doğru ürünler seçilmezse alternatif ürünün iyileşmeye bir etkisi olmaz.
  • Hastanın İhtiyaçları: Destekleyici ürünler tedavi sırasında vitamin eksikliği, yan etkileri azaltma, stresten koruma, bağışıklık güçlendirme gibi amaçlara kullanılır. Bu yüzden de veteriner hekimler hastanın ihtiyaçlarına göre seçim yapmalıdır. Hastanın tedavide ihtiyacı olan yönleri destekleyecek ürünler kullanılmalıdır.
  • Ürünün İçeriği: Destekleyici ürünler genel olarak bitkisel özlerden meydana gelmektedir. Veteriner hekimlik alanında kullanılan destekleyici tedavilerde ürünün içeriği de önemlidir. Veteriner hekimler ürünleri içeriğini inceleyerek tedaviye yardımcı olacak en doğru ürünü seçmelidir.

Veteriner Hekimlikte Tedavi Destekleyici Ürünler Ne Kadar Kullanılır?

Veteriner hekimlik alanında birçok hastalığın tedavisinde destekleyici ürünler kullanılmaktadır. Destekleyici ürünlerin tedavinin sadece bir bölümünde kullanılması çok yanlış bir yaklaşımdır. Hayvan tedavisi boyunca kullanılacak destekleyici ürünler de planlanmalıdır.

Destekleyici ürünler tedavi süreci boyunca kullanılır. Tedavinin ilk anından itibaren veteriner hekimin gözetiminde bu ürünler kullanılır.  Tedavi tamamlandığında ve tam iyileşme gerçekleştiğinde tedavi destekleyici ürünlere son verilebilir. Tedavi sonrasında bir süre daha veteriner hekimin yönlendirmesiyle destekleyici ürünlerin kullanımı sürebilir.

Ürünlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için https://yenicagecza.com/renafelin/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

Kedilerde Akne Sorunları

Akne sorunları insanlarda olduğu gibi birçok canlıda da yaşanan bir rahatsızlıktır. Kedilerde de akne şikayetleri yoğun olarak görülmektedir. Kedi aknesi genel olarak çene ve alt dudak kısımlarından başlar. Kıl foliküllerinin tıkanmaya başlamasından sonra sebum isimli yağa benzeyen yapıyla ortaya çıkar.

Kedilerde akne sorunu hayatlarının bir bölümünde ortaya çıkan dönemsel sorun olabilir. Ancak bazı kedilerde de bu sorun ömür boyu sürebilir.  Hayvanlarda akne alevlenme sıklığı ve şiddeti farklıdır.  Kedinizde akne sorunları yaşıyorsanız büyük olasılıkla bakteriyel enfeksiyon şikayeti de ortaya çıkacaktır. Yapılan araştırmalar kedilerde aknenin yaş, cinsiyet ve ırktan bağımsız olarak ortaya çıktığını belirtmektedir.

Kedilerde Akne Neden Olur?

Kedilerde akne nedenleri kesin olarak bilinmemektedir. Ancak genel olarak tüy bakımının düzenli ve etkili yapılmamasına bağlı olarak görülebilir. Bunun dışında kedinin cildindeki yağ üretimine bağlı da oluşabilir. Ayrıca kedinizin savunma sistemi fonksiyonlarında ortaya çıkan sorunlar da akne şikayetinin nedeni olabilir.

Bazı kedi sahipleri kedilerinin bakımını yanlış yapabilirler. Kedinizin akne gibi sorunlara yakalanmaması adına çok fazla bakımını yaparsanız yani çene kısmındaki tüyleri çok aşırı tararsanız akne sorunlarına davetiye çıkarırsınız.

Akne sorunlarına karşı mücadele edebilmek için bakımını aksatmamalı ve düzenli olarak veteriner hekim muayenelerinize gitmelisiniz. Böylece kedinizin yaşadığı akne sorunlarıyla mücadele edebilirsiniz.

Kedilerde Akne Tanısı Nasıl Konur?

Kedilerde akne tanısı konması için öncelikle hastalık geçmişinin bilinmesi gerekiyor. Ayrıca bununla birlikte bir veteriner hekime muayene olması gerekiyor. Veteriner hekim öncelikle kedilerde sık görülen uyuz, alerji, yağlı cilt tümörü, sekresyon bezi sorunları, kedi cüzzamı gibi hastalık olasılıklarına bakar. Bu rahatsızlıkların olmadığı belirlendikten sonra kedi aknesi tanısı koymak daha doğru olur.

Hekiminiz tüy diplerinde bulunan mantar gibi sorunları görmek için kazıntı alabilir, mantar kültürü yapabilir, hücreleri mikroskop yardımıyla detaylı olarak inceleyebilir. Belli durumlarda kedi aknesi tanısı koyulmadıysa ilgili bölgeden kedinize acı vermeden bir biyopsi ile örnek alınır ve bu örnek laboratuvar ortamında incelenir. Kedi aknesi tanısı koyulduktan sonra veteriner hekim gerekli tedavi planını oluşturacaktır.

Kedi Aknesi Tedavisi Nasıl Olur?

Kedi aknesi tedavisinin ilk aşaması enfekte olan bölgenin antiseptik yardımıyla detaylı olarak temizlenmesidir. Bu yeterli olmazsa veteriner hekim hayvanlara özel geliştirilen antibiyotikleri kullanmanızı isteyebilir. Bununla birlikte yine veteriner hekiminizin önereceği  özel şampuanlarla kedinizi yıkayarak da aknenin temizlenmesini sağlayabilirsiniz.

Belirttiğimiz yöntemlerle kedi aknesini seyreltmek mümkün oluyorsa, bu süreçte ortalama 2-3 hafta içinde tedavi tamamlanabilir. Ancak akne sorunları bitmediyse ve kısa süre içinde tekrarlama durumu varsa kediniz için düzenli bir tedavi programı hayata geçirilir. Kedinizin cildinde ikincil bakteri enfeksiyonu varsa oral antibiyotikler verilebilir.Ayrıca  akne tedavi ve bakımı konusunda istediğiniz zaman veteriner hekiminizden tavsiye alabilirsiniz.